4 Ekim 2009 Pazar

AİLE EVLERİ FOTOĞRAF SERGİSİ


Kortejo “Aile Evleri” Fotoğraf Sergisi

Değişmeyen tek şey yoksulluk


Proje danışmanlığını Yusuf Tuvi’nin üstlendiği, İfod ve Simurgphotos üyesi Birol Üzmez’in objektifine yansıyan, gerçek yoksulluk hikayelerini anlatan fotoğraf sergisi Konak Belediyesi’nin desteği ile 9 Ekim 2009 Cuma günü saat 18.00 da Kemeraltı Abacıoğlu Han da fotoğraf ve İzmir tutkunları ile bir araya gelecek.

19 Ekim tarihine kadar gezilebilecek sergide 60 adet renkli fotoğraf yer alıyor.

Yoksul Musevilerin aile evleri, şimdi yoksul Türklerin evleri

İzmir’e özel bir yaşam biçimi Musevi aile evleri (kortejo), 500 yıldan sonra artık yoksul İzmirli ailelerin, kimsesizlerin sığınağı oldu. İspanya’dan göç eden yoksul Musevilerin birbirine omuz vererek yeni hayatlarına uyum için bir arada yaşadıkları kortejolar, şimdilerde hayata tutunmak için yaşadıkları dört duvardan güç alan yoksul ailelerin, kimsesizlerin, yalnızların ,garibanların ve kaybolmuşların yeni mekanı. Birçoğunun benzer hikayelerle, kelimenin tam anlamıyla hayatın sillesini yiyen, genç, yaşlı, kadın erkek, çocuk aynı avlunun içinde, aynı kaderi paylaşarak hayata tutunmaya çalışıyor. Kaderleri gibi kullandıkları mekanlarda ortak olan bu insanların hayatları, aslında yarın neler yaşayabileceğimizin göstergesi.

Zamanın bir yerinde içinde yaşayan yoksul Musevilerle anlam kazanmış Aile Evleri’nin son örnekleri, bugün kaderine terk edilmiş halde bizlere artık başka öyküler anlatıyorlar.

500 yıllık bir tarihe tanıklık eden, Musevi aile evleri (Yahuthane) İzmir’e özel bir kültürel miras. Bugüne kadar her nedense göz ardı edilen, hakkında çokta fazla şey bilmediğimiz bu önemli mekanlar İFOD ve Simurgphotos üyesi Birol Üzmez’in objektifinde hayat buldu.

Boyoz ve sübye kokulu Son avlularımız

Ortak bir avlu ve sokak içinde,emniyet ve kontrol için tek girişi olan, tuvaletler, banyo, mutfak, yıkanma yeri gibi paylaşılan ortak mekanlar, fakir veya çok fakirlerin barındırılması ve en önemlisi beraber yaşamayı mümkün kılan konuşulan dil (Judeo Espanyol- Ladino), müşterek dini inanç ve gelenekler…İşte bunlar Musevi aile evlerinin ortak özelliği.

1948 yılında bu mekanları tamamen terk eden Musevilerin geride bıraktığı binalar ise bugün fakir Türkler tarafından kullanılıyor.
Çok az İzmirlinin bildiği bu mekanlar hakkında yazılmış kapsamlı bir yazı, sayıları, bugünkü sahipleri ile ilgili bilgilere ulaşmak mümkün değil. Üzmez’in fotoğrafları ile yeniden İzmir’in gündemine girmesiyle birlikte bu kültürel mirasın ilgi çekeceği ise şüphesiz…



KORTEJOLARIN BÜGÜNKÜ TARİHİ

İzmir’ deki kortejoların Musevilerin İzmir’ e gelmeleriyle birlikte başladığı düşünülmektedir. Bu demektir ki 500 yıldır bu kortejolar mevcuttur. Bazı kortejolarda yaşayanlar ile yapılan söyleşilere göre 1940 da bile Museviler tarafından kullanılmaktaydı. Ne var ki 19. yüzyılda Musevilerin önemli bir bölümü daha iyi bir yaşam standardına ulaşıp daha iyi evlere taşındıklarından kortejoların sayıları gitgide azalmıştır.

İlk kortejolar düşük gelirli Sefarad Musevileri için sığınma yeri idi. Aynı lisanı konuşup, aynı gelenek ve aynı tip yemek usullerini paylaşırdı.

Kortejolar,İzmirliler’in tanımıyla Yahuthane’ler aynı zamanda değişik uyruklu insanların için de güvenlikli evlerdi. Bazı yaşlı Musevilerin ifadelerine göre 1950’ lerde kortejolar boşalmıştı. Bu durumun izahı Türkiyedeki fakir Musevilerin daha iyi bir yaşam için 1948’ de İsrail e göç etmeleri ile mümkündür.

Artık Türkiye’ de böyle bir yerde yaşamak isteyenler kalmamıştır. Birçok kortejo aynı zamanda Musevilerin yerleştiği İzmir’ den fazla Selanik’ te de bulunmaktadır. Son zamanlarda bu binalara doğudan gelen Türk vatandaşlar yerleşmişlerdir. 1950 den başlamak üzere özellikle 1970’ lerde Türkiye de göç devamlı artmıştır. Bu nedenle İzmir’deki kortejolara çok fakir Türk göçmenler yerleşmiştir. Odalar çok düşük fiyata kiralanmakta ve oraya yerleşenler kötü koşullarda yaşamaktadırlar. Bu aynı zamanda şu anlama gelmektedir ki kortejoların muhafazası ve korunması artık mümkün olmamaktadır. Bazı kortejolar eski yaşam tarzları hakkında yetersiz olmakla beraber ip uçları vermektedir. Ve bu konuda bilgi alınabilecek insanların çoğu İsrail’ e göç etmiştir.



Belgesel Fotoğraf Projemdeki hedef ve amacım

Bu çalışmamın kültürler arası diyalogun güçlendirilmesi ve kültürler arasında sorunların çözülmesine yönelik çalışmalara da örnek olacağını ayrıca hazırladığım sergi ve fotoğraf gösterilerinin farklı kültür ve toplumlar arasında eşitlik, barış ve hoşgörü anlayışının gelişmesine katkıda bulunacağını düşünmekteyim. Hızla değişimin yaşandığı günümüzde daha önce anlatılmamış aile evi belgesel fotoğraf çalışmam genç kuşaklara ve farklı kültürlere bir arşiv oluşturarak aktarılması ile amacına ulaşacaktır.


Birol Üzmez
biroluzmez@gmail.com
http://www.simurgphotos.com/

26 Eylül 2009 Cumartesi

ÇAY KEYFİ BUDUR


"Çay Keyfi" temalı fotoğrafların yarıştığı 16. Allianz Fotoğraf Yarışması'nın sonuçları açıklandı. 512 fotoğrafseverin, toplam 2148 eserle katıldığı yarışmada Grubumuz üyelerinden Gökhan Bedir Mansiyon,Tülün Şaşmaz Üzmez ise sergileme kazandı. Yarışmanın siyah beyaz kategorisinin birincisi İzmir'den Selim Uçar Çam, renkli fotoğraf kategorisinin birincisi ise Mersin'den İsmet Danyeli oldu.

14 Mayıs 2009 Perşembe

AİLE EVLERİ KORTEJOLAR












"Peki , Rıza Bey Aile Evi yıkıldı da İzmir'de aile evlerinin köküne kibrit suyu ekildi ve yoksul insanlar her türlü uygarlığın nimetlerini içeren yeni evlere mi kavuştular? Hiç sanmam! Rıza Bey Aile Evleri olmadan İzmir mi olurmuş? Yoksullar kentinde nohut oda bakla sofa evcikler, her zaman, ama her zaman, ama her zaman Rıza Bey Aile Evi'dir. Bu düzende de Rıza Bey Aile Evi olarak kalacaktır. Bu yüzden bence Rıza Bey Aile Evleri İzmir'de hala yaşıyor."
Tarık Dursun K.

Kortejo “Aile Evleri” Fotoğraf Gösterisi

Değişmeyen tek şey yoksulluk

Yoksul Musevilerin aile evleri, şimdi yoksul Türklerin evleri


İzmir’e özel bir yaşam biçimi Musevi aile evleri (kortejo), 450 yıldan sonra artık yoksul İzmirli ailelerin, kimsesizlerin sığınağı oldu. İspanya’dan göç eden yoksul Musevilerin birbirine omuz vererek yeni hayatlarına uyum için bir arada yaşadıkları kortejolar, şimdilerde hayata tutunmak için yaşadıkları dört duvardan güç alan yoksul ailelerin, kimsesizlerin, yalnızların ,garibanların ve kaybolmuşların yeni mekanı. Birçoğunun benzer hikayelerle, kelimenin tam anlamıyla hayatın sillesini yiyen, genç, yaşlı, kadın erkek, çocuk aynı avlunun içinde, aynı kaderi paylaşarak hayata tutunmaya çalışıyor. Kaderleri gibi kullandıkları mekanlarda ortak olan bu insanların hayatları, aslında yarın neler yaşayabileceğimizin göstergesi…

Zamanın bir yerinde içinde yaşayan yoksul Musevilerle anlam kazanmış Aile Evleri’nin son örnekleri, bugün kaderine terk edilmiş halde bizlere artık başka öyküler anlatıyorlar.

450 yıllık bir tarihe tanıklık eden, Musevi aile evleri (Yahudihane) İzmir’e özel bir kültürel miras. Bugüne kadar her nedense göz ardı edilen, hakkında çokta fazla şey bilmediğimiz bu önemli mekanlar İFOD ve Simurgphotos üyesi Birol Üzmez’in objektifinde hayat buldu…Ortak bir avlu ve sokak içinde,emniyet ve kontrol için tek girişi olan, tuvaletler, banyo, mutfak, yıkanma yeri gibi paylaşılan ortak mekanlar, fakir veya çok fakirlerin barındırılması ve en önemlisi beraber yaşamayı mümkün kılan konuşulan dil (Judeo Espanyol- Ladino), müşterek dini inanç ve gelenekler…İşte bunlar Musevi aile evlerinin ortak özelliği…1948 yılında bu mekanları tamamen terk eden Musevilerin geride bıraktığı binalar ise bugün fakir Türkler tarafından kullanılıyor.
Çok az İzmirlinin bildiği bu mekanlar hakkında yazılmış kapsamlı bir yazı, sayıları, bugünkü sahipleri ile ilgili bilgilere ulaşmak mümkün değil. Üzmez’in fotoğrafları ile yeniden İzmir’in gündemine girmesiyle birlikte bu kültürel mirasın ilgi çekeceği ise şüphesiz…

İfod ve Simurgphotos üyesi Birol Üzmez’in objektifine yansıyan, gerçek yoksulluk hikayeleri 7 Mayıs 2009 Perşembe günü saat 19.00 da İzmir Sanat Oditoryum Salonu’nda fotoğraf ve İzmir tutkunları ile bir araya gelecek.

7 Mayıs 2009 Perşembe

15 Şubat 2009 Pazar

ROMANLAR FETHİYE'DE


MORTAKYA “ROMAN KAHRAMANLARI”


Tüm çağlarda farklı yaşam tarzlarıyla dünyanın farklı kültür renklerinden en bilineni olan romanların İzmir'deki görsel tarihi fotoğraf ile yazıldı.

Hayata bakışları, umutları, sevgileri, belki de en çok imrenilen neşeleriyle İzmir Ege mahallesi romanlarının belgesel fotoğraf gösterisi 18 Şubat Çarşamba günü saat 19.00 da Fethiye Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.


Simurgphotos ve İfod üyesi Birol Üzmez projesiyle ilgili düşünceleri şöyle:


Ege mahallesinde yaşayan Çingenelerin yaşamlarını konu alan fotoröpörtaj çalışmama başlarken öylesine fotoğraf çekmek gibi bir amacım olmadı hiçbir zaman.

Orada yaşayan insanlarla kendi aramda bir bağ kurmaya çalıştım ve 'onlar' ın çingenelerin dünyası benim dünyam oldu.

İçinde hissettiğim şeyler, arayışım onların insani yönleridir.

Benim karekterlerimde her zaman masum bir taraf vardır. Ve ifadeler benim için çok önemlidir.

Gerçek olan bu. İyi ya da kötü diyebilirsiniz ama hayatın gerçeği böyle.

Ben eleştirmekten ve yargıda bulunmaktan hoşlanmıyorum yalnızca göstermek istiyorum.

Çingenelerin yaşamında müziğin kendisi yaşamla, kültürle,gelenekle iç içedir.

Yüzyıllar öncesinden kalma gelenekler müzik üzerinden kuşaktan kuşağa aktarılabiliyor. Çünkü müziğin hayata dair olan hemen her şeyi anlatmak gibi bir gücü vardır.

Çingene müziğiyle acıyı,ölümü,mutluluğu üzüntüyü hepsini birden ritmin içinde aktarabilirsiniz.

Bu ritm onlar'ın kalplerindeki ruhun müziğe yansımasıdır.

Darbuka, Klarnet, Hıdrellez, Sünnet , Nışan, Kına gecesi, Düğün; bu kelimeler Türkiye’nin pek çok yerinde Çingeneleri akla getiriyor. Tıpkı, İzmir Kahramanlardaki Ege Mahallesinde yaşayan Roman topluluğunda olduğu gibi.
Onlar için doğru ritim, doğru ruh demektir. Eğlenirken eğlendirmekten keyif alırlar. Çingene nışanı da, sadece kadınların katılabildiği kına gecesi de diğer pek çok geleneksel kutlamalar gibi sokakta, herkesin görebileceği bir yerde gerçekleşir.
En renkli giysiler giyilir, masalar içkilerle özenle donatılır. Çalgıcılar mahallenin ortasında yerlerini alırlar; yaşlı, genç, çocuk, hatta bebekler hep birlikte eğlenmenin tadını çıkarır. Dans edilir, şarkı söylenir, göbekler atılır, hatta istenirse yaz ortasında bir fıs fısla yapay kar bile yağdırılır.

Kendi deyimleri ile ülke okyanus ise, onlar akvaryumdaki balıklardır. Onların amaçları akvaryumdan çıkıp okyanusa açılan kahramanlar olmaktır.

İzmir olağanüstü bir karışım.

Kültürel, müziksel, geleneksel anlamda. O nedenle benim için müthiş bir zenginliği ifade ediyor.

Roman Kahramanları bir semte adını veren seslerin, renklerin, yüzler'in "Mortakya" lı Çingenelerin öyküsüdür.

Sergi Odası’nda fotoğraf dolu dört gün

Zonguldak Sergi Odası, Mart ayı programı’nda 4 gösteri, bir sergi ve bir anlatıma yer verecek.

3 – 4 – 5 - 6 Mart 2009 tarihlerinde gerçekleşecek etkinlikler 3 Mart Salı günü saat 17.45’de Birol Üzmez’in “Madenciler” başlıklı gösterisiyle başlayacak.

4 Mart Çarşamba günü saat 17.30’da Birol Üzmez’in katılımıyla “ Mortakya Roman Kahramanları” sergisi açılacak. Aynı gün, saat 18.00’da SimurgPhotos’dan Gökhan Bedir’in “ 800 Derece “, saat 18.30’da Soner Yaman’ın “ Batak “ isimli gösterileri yapılacak.

5 Mart Perşembe günü Alaaddin Kara’nın “ Yeraltında Başka Bir dünya “ başlıklı gösterisi, 6 Mart Cuma günü İbrahim Akyürek’in Dünya’dan ve Türkiye’den örneklerle anlatacağı “ Fotoğraf ve Sansür “ konulu sunumu yapılacak. Bu iki etkinlik saat 17.45’de başlayacak.

Dört gün sürecek fotoğraf etkinlikleri; 3 Mart 2003 tarihinde Kozlu ve 7 Mart 1983 tarihinde Kandilli’de grizu’da yitirilen 366 maden işçisinin anısına düzenleniyor.

Etkinlikler boyunca; Zonguldak Limanı yakınındaki madenci anıtına gereken özenin gösterilmesi için hazırlanan dilekçe imzaya açılacak.

0- 372 252 17 59 > www.67sergi.blogspot.com